GÜNDEM

15 Temmuz Zaferi Kutlu Olsun

15 Temmuz Zaferi Kutlu Olsun

Türk Milleti’nin 15 Temmuz zaferinin 15 yılı kutlu

Kurtuluş Savaşı’nda dönemin süper güçleri İngilizlere, Fransızlara ve onlara taşeronluk eden Yunana Anadolu topraklarını dar eden Türk milleti, 15 Temmuz 2016’da da küresel güç ABD’nin taşeronu FETÖ’yü hezimete uğratarak yeni bir destan daha yazdı. Destanın 1. yılı kutlu olsun.

15 Temmuz Zaferinin 1 yılı

Türk milletinin birliğine ve bütünlüğüne kasteden 15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden tam 365 gün geçti. 5 bin yıllık tarihi boyunca Asya, Avrupa ve Afrika’nın sayısız noktasında nice zaferlere imza atan, nice destanlar yazan Türk milleti, geçtiğimiz yıl 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan Cumhuriyet tarihinin o en uzun gecesinde dünya tarihinde eşi emsali görülmeyen bir zafere daha mührünü vurdu.

İlk kez bir kanlı askeri darbe girişimi milletin sokaklara çıkışıyla, bedenini tanklara siper etmesiyle önlendi. Tıpkı dedelerimizin dönemin süper güçleri Fransızlara ve İngilizlere Çanakkale’yi dar ettikleri gibi Türk milleti meydanları, sokakları darbecilere dar etti.

Nasıl ki Kurtuluş Savaşı boyunca işgalci Fransızlar ve İngilizler Anadolu topraklarında teneffüs edecek hava bulamadıysa, 15 Temmuz gecesi de FETÖ’cü hainler her noktası şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklarda umduklarına nail olamadılar.

İlk darbe İslam’a

Hain işbirlikçi zihniyet 1998’de ilk olarak önce Vatikan’ın kapısına giderek, dinlerarası diyalog fitnesiyle yurda döndü. Takip eden yıllarda İslam’ın içine boşaltan adımları peş peşe attılar. İlk olarak İslam’ın yasaklamasına rağmen ‘Müslüman bir kadın ile Hıristiyan bir erkeği evlendirerek’ gazetelerinde ‘Bu Bir Devrim’ manşetini attılar. Misyonerlik faaliyetleri aldı başını gitti.

Dinlerarası diyalog masalı gündemin ana konularından biri haline getirildi. Oysa Avrupa basınında bu konuyla ilgili tek bir haber çıkmıyordu. Türk milleti tek taraflı propagandaya tabi tutuldu.

FETÖ ile 20 yıllık mücadele!

Bu zihniyetin karşısında o dönem ve takip eden uzun yıllar boyunca sadece Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ağır bedeller ödeyerek durdu. Ülkeyi yönetenlerin uyanması için bir 15 yıl geçmesi gerekiyordu! Oysa FETÖ denilen yapı 1996’da da CIA ve Mossad ile işbirliği içindeydi, bugün de aynı işbirliğini sürdürüyor. O zaman da Vatikan’ın emrindeydiler, bugün de… Böyle olmasaydı, Batılı ülkeler tek bir FETÖ’cüyü bile Türkiye’ye iade etmekten bu denli kaçınır mıydı? Kendi ajanlarına sahip çıktıkları gibi bu yapının üyelerine sahip çıkıyorlar.

FETÖ’cüler Batı dünyası için neden bu kadar değerli?

1. Batı için misyonerlik yaptılar. Batı; Afrika, Asya ve Latin Amerika’nın zenginliklerini misyonerlik faaliyetiyle sömürmüştü. Tarihte 8 Haçlı seferiyle yüzleşmiş Anadolu’yu sömürmenin yolu da farklı değildi. Zaten 15 Temmuz’da işgal girişiminde bulunarak milletin iradesine ipotek koymak isteyenler bu vatanın ve milletin değil, haçlı zihniyetinin tarafıdır.

2. Milletin silahlarını millete doğrulttular, milletin evlatlarını birbirine kırdırdılar. Emperyalizmin ana sloganı son 300 yıldır değişmiyor: “Böl, parçala, yönet.”

Zaferin iki belirleyicisi

15 Temmuz’un üzerinden 365 gün geçti. Aradan geçen süre içinde şu net olarak ortaya çıktı ki, bu direnişin başarıya ulaşmasında iki faktör etkili olmuştur. Bunlardan ilki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın milleti sokağa davet etmesidir. İkinci faktör ise darbecilerle ilk andan itibaren mücadele eden askerimiz ve polisimizdir.

Cumhurbaşkanı’nın çağrısıyla sokaklara çıkan, meydanları dolduran kalabalıklar darbecilerle mücadele eden askerimizin ve polisimizin işini kolaylaştırmıştır.

Bilinmeyenler de var

Darbe girişiminin üzerinden 365 gün geçti ancak ilk gün olduğu gibi hâlâ daha ortada bazı bilinmeyenler var. En büyük bilinmeyen şu: ABD bu darbenin neresinde? İncirlik Üssü’ndeki ABD’li komutanlar darbeye ne ölçüde destek verdi? Darbenin kara kutusu Adil Öksüz, ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nde koruma altında mı? ABD’nin hâlâ daha Fetullah Gülen’e ve çok sayıda haine ev sahipliği yapmaya devam etmesi aslında sorunun cevabını da aşikâr hale getiriyor!

Bir başka bilinmeyen ise darbecilerin TSK ve devletin içinde nasıl organize olabildiğidir. Aralarında ciddi sayıda üst rütbelinin bulunduğu 8 bine yakın asker ‘bir gece’ çaktırmadan nasıl ansızın harekete geçebilmiştir? Darbenin TSK içindeki planlayıcıları da, Yurtta Sulh Konseyi üyeleri de netleşmedi.

Bu bağlamda Ekim ayına ertelenen Ankara’daki ‘çatı davası’nın sonuçlanmasını beklemekten başka çaremiz yok.

Sonuç olarak bu toprakları bize vatan yapan Çanakkale, Kurtuluş Savaşı şehitlerimizle birlikte 365 gün önce hainlere karşı direnirken canını feda eden 250 şehidimizin ruhları şad olsun.

Bundan sonra ne yapmalıyız?

1. Her türlü iç ve dış mihraklara karşı uyanık olmalıyız. Özellikle ABD, AB ve İsrail’i ağzından düşürmeyen kesimlere karşı teyakkuzda olmalıyız.

2. Milli ve dini değerlerimize sahip çıkmalıyız. Kardeşliğimizi ve birlikte yaşama arzumuzu pekiştirmeliyiz. Milletimiz birlik ve beraberliğini koruduğu sürece kökü dışarıda hiçbir hareket asla istediği sonuca ulaşamayacaktır.

3. Türkiye’nin demokratik kurumlarının zedelenmesine müsaade etmemeliyiz. Milli irade üzerinde oynanmak istenen tüm oyunları bozmalıyız.ky:yenimesaj.com.tr

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

0 Paylaşımlar
Tweetle
Paylaş
Paylaş
Pin

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL