Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kandil ve İmralı’yı kapsamına alan rezil müzakerelerden de oldukça rahatsız ve şikâyetçiyiz.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 2015 yılı bütçe görüşmelerinde konuştu. Ahmet Davutoğlu’nun ‘çözülme sürecinden çok rahatsız olan var’ diyerek siyasi iz sürücülüğü yaptığını, öznesi gizli uyarılarda bulunduğunu belirten Bahçeli, “Başka yerlerde sorumlu aramasına gerek yoktur, evet biz çözülmeden de Kandil ve İmralı’yı kapsamına alan rezil müzakerelerden de oldukça rahatsız ve şikâyetçiyiz. Mücadeleden mütareke ve müzakereye kıvrılan korkaklık ve teslimiyetçilikten kaygılıyız. Farkında mısınız, siyasi bölücüler kıyamet kopartmaktan bahsetmektedir. Bu çevreler, sokak diliyle tahrik kampanyalarını sürdürmekte, iç güvenlikle ilgili düzenlemeye ateş püskürmektedir. Siyasi partilerin eylemleri, ‘Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne’ aykırı olamayacaktır.” diye konuştu.
“DARBE SÖZLERİ TUTMAMIŞ, PARALEL TEZLERİNE ALDIRIŞ EDİLMEMİŞTİR”
Bugün Türkiye’de üretim zaaf geçirdiğinden, meşru ve doğal yollardan zenginliğin yeşermesinin imkan dışı olduğunu belirten Bahçeli, “Zenginleşen, köşeyi dönen, cebini ve küpünü dolduranların ise nasıl bu duruma geldiklerini görmek için 17-25 Aralık’ta deşifre olan rezaletlere bakmak yeterlidir. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2014 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde en fazla puan kaybeden ülke olan Türkiye, 11 basamak düşerek 175 ülke arasında 64’üncü sıraya inmiştir. Demek ki darbe sözleri tutmamış, paralel tezlerine aldırış edilmemiştir.” diye konuştu.
Türk-İş verilerine göre, Kasım ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırının bin 225 TL olduğunu ifade eden Bahçeli, “Yoksulluk sınırının da 3 bin 990 lira olduğu bugünkü şartlarda, 891 liralık asgari ücretle geçinen milyonların feryadına ne diyeceğiz? Sayıları 5,5 milyonu aşan işsizler ordusuna, işsiz kalan her dört gencimizden birisinin hüznüne hangi mazeretleri uyduracağız? Kusura bakmayın, bin 150 küsur odalı kaçak ve karanlık sarayla uğraşıyorduk, altın varaklı bardakları, paha biçilmez halıları seçiyorduk; size gelesiye akşam mı oldu diyeceğiz? Tarihle yüzleşmek isteyenler, buyursun önce milletimizin içler acısı haline kafa yorsun.” dedi.
“BÜTÇE HAVUZCULARA AÇIK, VATANDAŞLARIMIZA KAPALIDIR”
Ekonomideki kronik sorunların, bütçeyi öldürücü ur gibi sardığını anlatan Bahçeli, “Ve bu bütçe hükümetin öngörüden uzak ekonomi politikalarının sadece bir yönü, sadece bir bölümü olarak vasat bulmuştur. Bütçe, aynı zamanda TBMM’nin, Hükümet üzerindeki siyasal denetim araçlarından birisi olarak ekonomik, siyasi ve sosyal sorumluluğun aynı anda gerçekleştiği hukuki ve siyasi bir belgedir. Ancak bu belgenin çocuk oyuncağına çevrilmesi şöyle dursun, müsrifliğin finansmanı için planlandığı gün gibi meydandadır. Bütçe; havuzculara açık, vatandaşlarımıza kapalıdır. Bütçe; denizlere durmadan gemi indirenlere davetkâr, mağdur ve mazlumlara uzaktır. Bütçe; ranta, faize, sömürüye, çaresizliğe, soyguna ikram, geçim ve maişet teminine yabancıdır.” şeklinde konuştu.
Uzun bir süredir çözüm kavramı etrafında bloklaşmalar ve yığılmalar yaşandığını, yığınaklar yapıldığını hatırlatan Bahçeli, “Çözüm diyenlerle çözülme diyenler doğal olarak iki ayrı uçta birikmiş, karşılıklı olarak mevzilenmiştir. Çözüm ezberine takılan iktidar ve bölücü çevreler ya bilerek ya da kördüğüm olmuş zihniyetleri gereğince dibe sürüklendiğimizi görmekten acizdirler. ‘Aladdinin Sihirli Lambası’ndan ovula ovula çıkarılmış gibi sunulan, Allah affetsin ama neredeyse ilahi emir gibi gösterilen çözüm kavramını konuşmak için önce sorundan, sorunun ne olduğundan bahsetmek lazımdır. Sorun kelime anlamı itibariyle araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi ve bir sonuca bağlanması gereken durum ve problemdir. Çözüm ise bir sorunla ilgili varılan sonuçtur. O halde sorun nedir, neleri kapsamaktadır? Çözümle kast edilen, çözümle ulaşılmak istenen nelerdir?” açıklamasında bulundu.
“KANDİL’DEN DÜŞEN ZEHİRLİ ELMALAR KAÇAK VE KARANLIK SARAYIN BAŞINA DÜŞÜNCE HERKES MURADINA ERECEK MİDİR?”
“Yüreklerinize sesleniyor ve soruyorum; PKK denen insan ve insaf kasaplarıyla Türkiye’yi masaya yatırmak çözüm müdür?” diyen Bahçeli, “Ömür boyu ağırlaştırılmış hapse mahkûm bir katilin; “Benim bu kadar ağırlığım yoktu, İmralı’da daha fazla etkili ve güçlü bir lider oldum” sözlerini duymak çözüm müdür? PKK’lı militanların kaleşnikoflarla yol kesip kimlik kontrolleri yapmaları, maske takıp sözde asayiş timleri oluşturmaları, haraç alıp sokakları geçilmez hale getirmeleri çözüm müdür? Mehmetçiklerin enselerinden kahpece vurulmaları çözüm müdür? Van’da, Bergama Belediye Spor’lu bir futbolcunun gol sevincini paylaşırken asker selamı vermesine hiddet ve şiddetle cevap vermek çözüm müdür? Bölücü terörün sözde vali ve kaymakam ataması yapacak kadar zıvanadan çıkması, sorarım Hükümet sıralarında oturan zevata, çözüm müdür? Kürdistan kurulunca iş bitecek, Sevr dirilirse İmralı ve Kandil’den düşen zehirli elmalar kaçak ve karanlık sarayın başına düşünce herkes muradına erecek midir? Kimse boşu boşuna hayale kapılmasın, Türk milleti bu tezgâha düşmeyecektir. Mezhebi, kökeni, yöresi ne olursa olsun, hiçbir kardeşim çözülmeyi benimsemeyecektir.” şeklinde konuştu.
Ahmet Davutoğlu’nun ‘çözülme sürecinden çok rahatsız olan var’ diyerek siyasi iz sürücülüğü yaptığını, öznesi gizli uyarılarda bulunduğunu vurgulayan Bahçeli, “Başka yerlerde sorumlu aramasına gerek yoktur, evet biz çözülmeden de, Kandil ve İmralı’yı kapsamına alan rezil müzakerelerden de oldukça rahatsız ve şikâyetçiyiz. Mücadeleden mütareke ve müzakereye kıvrılan korkaklık ve teslimiyetçilikten kaygılıyız. Farkında mısınız, siyasi bölücüler kıyamet kopartmaktan bahsetmektedir. Bu çevreler sokak diliyle tahrik kampanyalarını sürdürmekte, iç güvenlikle ilgili düzenlemeye ateş püskürmektedir. Siyasi partilerin eylemleri, ‘Devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne’ aykırı olamayacaktır. Aksi bir tavır Anayasal yaptırımlar uygulanmasını gerektiren Anayasa suçudur. Peki hukuk neyi beklemektedir?” diye konuştu.
Sürecin ihanetinin PKK’yı serbest bıraktığını, güvenceye aldığının aşikâr olduğunu ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti: “Artık ihanet saklanmıyor, maske takarak duvar diplerinde, dağ kovuklarında gezme ihtiyacı duymuyor. Türkiye eriyor, millet tahrip ediliyor, vatan tartışılıyor, bugün ve geçmişteki hainler baş tacı yapılıyor, hala durmak yok yola devam mı diyeceksiniz? Devamsa bu nereye kadardır? Tamamsa bu ne zamandır? Hain taleplerin yoğunluğu aşırı yüklemeye yol açıp sistemin cevap verme kapasitesini zorlayacak ve bir noktadan sonra sıcak bakılan istekler karşılanmazsa devlet kendi kendini idame ettiremez hale gelecektir. Buna tarihin her devrinde çöküş denmiştir.”kay:ortadogugazetesi.net
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)