Riyanın azı bile şirktir
Hz. Ali (a.s.) buyurdu ki: “Bilin ki, riyanın azıt bile şirktir. Heva heves ehliyle düşüp kalkmak, imanı unutturur ve şeytanı celbeder. Yalan imanın zıddıdır, yalandan sakının. Doğru kişi, kurtuluş ve ikram yerindedir. Yalancı ise, aşağılanma ve helak yerindedir”
Hz. Ali Efendimiz bir hutbesinde buyurdu ki:
“Allah’tan başka ilah olmadığına, onun tek bir ilah olduğuna, ortağı olmadığına, öncesi olmayan ilk olduğuna, sonrası olmayan ahir olduğuna şahadet ederim. Vehimler, sıfatını bilemez; gönüller O’nu nitelikleriyle anlayamaz. Cüzlere bölünüp parçalanamaz, akıllar ve kalpler O’nu kuşatıp kavrayamaz.
Ey Allah’ın kulları! Fayda veren nimetlerden öğüt, apaçık delillerden ibret alın. Açıkça anlatılarak korkutulduğunuz şeylerden sakının. Uyarma ve öğütlerden faydalanın, sanki ölüm pençesini size atmış; dilek, istek bağlarınız kesilmiştir. Beklenmedik işlerin zorlukları sizi kuşatmış, sonunda varacağınız yere sevk etmiştir. ‘Her nefsin bir sürücüsü, bir de şahidi vardır.’ (Kaf: 50). Sürücü onu mahşer yerine sürer; şahitlerse onun yaptıklarına şahitlik eder.
Orada birbirinden üstün dereceler, birbirinden ayrı, durulacak menziller vardır. Ne nimetleri biter tükenir, ne de halkı başka yere göçer. Orada ebedi kalınır, orada ebedi kalan yaşlanmaz, orayı yurt edinen zorluğa düşmez.
Hz. Ali Efendimiz bir diğer hutbesinde, Allah’ın sıfatları ve takva konusunda şöyle buyurdu:
“Allah’ın, sırları bildiğine, içten geçenleri haber aldığına, her şeyi kuşattığına, her şeye galebe çaldığına, her şeye kadir olduğuna şüphe yoktur.
İnsanın sayılı günlerinde eceli galip çatmadan, başına bir iş gelmeden, boğazı sıkılıp nefesi daralmadan, fırsat geçmeden önce, varacağı yeri dayayıp döşemesi, oturacağı yere azık hazırlaması, çalışıp çabalaması gerekir.
Ey insanlar! Allah için olsun, korumasını emrettiği Kitabını ve size emanet ettiği hakları korumaya çalışın. Çünkü şanı yüce olan Allah sizi boş yere yaratmadığı gibi, başıboş bırakıp bilgisizliğe ve körlüğe de atmadı. İşlerinizi açıklayıp belirledikten sonra isimlendirdi, yaptıklarınızı bildi ve ecelinizi yazdı. ‘Size her şeyi açıklayan kitabı indirdi’ (Nahl: 89) ve Nebisini bir zaman içinizde yaşattı. Sonunda Kitabında bildirdiği, razı olduğu dinini onun ve sizin için tamamladı. Amellerden sevdiklerini ve sevmediklerini, yasakladıklarını ve emrettiklerini onun diliyle bildirdi. Sizler için özür yollarını kapadı, sizlere hücceti tamamladı, tehdidini bildirdi ve önünüzdeki şiddetli azapla korkuttu sizi. O halde geri kalan günlerinizi idrak edin! Nefislerinizi sabretmeye alıştırın, direnin. Çünkü gaflet içinde geçirdiğiniz ve öğüt almadığınız günlere göre geri kalan günler çok azdır.
Nefislerinize, sizi zalimlerin yoluna götüren ruhsatlar vermeyin ve nefislerinize karşı sizleri isyana daldıracak şekilde yumuşak/gevşek davranmayın.
Ey Allah’ın kulları, insanlardan kendi hayrını en çok isteyeni, Rabbine en çok itaat edip boyun eğenidir. Kendisini en fazla aldatanı da Rabbine en çok isyan edendir.
Gerçek kandırılmış kimse, kendisini kandırandır. Özenilip gıpta edilen insan, dinini selamette tutandır. Mutlu kişi, başkasından ibret alandır. Kötü kişi ise, hevasına kapılıp kendisini aldatandır.
Bilin ki, riyanın azı bile şirktir. Heva heves ehliyle düşüp kalkmak, imanı unutturur ve şeytanı celbeder. Yalan imanın zıddıdır, yalandan sakının. Doğru kişi, kurtuluş ve ikram yerindedir. Yalancı ise, aşağılanma ve helak yerindedir.
Birbirinize hased etmeyin. Çünkü hased, imanı; ateş odunu nasıl yer bitirirse öyle yer bitirir. Birbirinize buğzetmeyin; çünkü buğz, helak edicidir. Bilin ki emel, aklı yanıltır, zikri unutturur. Emeli yalanlayın; çünkü o aldatıştır, emel sahibi de aklanmıştır.”
(Nehcü’l–Belağa’dan…)yenimesaj.com.tr
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)