gelenleri, kendi soyadlarını taşıyan dernekleri federasyon çatısı altında toplayacak
Trabzon’daki ‘Kölemen’ ve ‘Kölemenoğlu’ soyadını taşıyanların kurduğu dernek, federasyon olmaya doğru gidiyor. “Kölemenoğulları Yakınları Eğitim Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği” adıyla 1. şubesi Trabzon’da kurulan derneğin, 2. şubesi Hatay’da faaliyete geçti. 3. şubenin Ordu’da, 4. şubenin Gaziantep?Islahiye’de ve 5. şubenin İstanbul’da kurulması için çalışmaların yapıldığı dernekler orta vadede federasyon çatısı altında toplanacak. Trabzon Dernek Başkanı Şahin Kölemen ve Başkan Yardımcısı Kemalettin Kölemenoğlu önderliğinde başlatılan çalışmalar doğrultusunda, dernek yönetim kurulu üyeleri şubenin kuruluş çalışmalarını sürdürmek amacıyla Ordu’ya geldi. Daha çok Ordu’nun Mesudiye İlçesi’nde bulunan Kölemenoğlu soyuna mensup olanların kuracağı şube için hazırlıkların sürdürüldüğü bildirildi.
Çalışmalar hakkında bilgi veren Dernek Başkanı Şahin Kölemen, yıllar önce Mısır’da dedelerinden kalma vakıflarını aramak için çalışmalar yaparken bu kararı alıp geliştirdiklerini, dernekleşerek bugünlere geldiklerini ve ülkenin dört bir yanında bulunan aynı soya mensup olanlara ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Ulaştıkları insanların aileleri ile birlikte 50 bin kişi olduklarını dile getiren Şahin Kölemen, başta Gaziantep’in İslahiye İlçesi, Ordu’nun Mesudiye İlçesi, Konya, Karaman, Karabük, Bolu, İzmit, İstanbul, Ankara, Hatay?Dörtyol, Denizli?Buldan ve Osmaniye’de sayıları binlerce olan ‘Kölemen’ veya ‘Kölemenoğlu’ soyadlı aileler olduğunu ve bu ailelerle dernek olarak irtibata geçtiklerini ifade etti. Başkan Kölemen, “Kökeni bir devlete dayanan tarihe mal olmuş Kölemenler’i asırlar sonra bir çatı altında topluyoruz. Dernekleri daha sonra federasyon çatısı altında toplayacağız” dedi.
Kölemenler özbeöz Türktür
Kölemenoğulları tarihi hakkında bilgi veren Şahin Kölemen, Kölemen’in (Memluk) Arapça bir kelime olduğunu ve mal edinilmiş, satın alınmış köle anlamına geldiğini ancak içerik olarak bakıldığında Eyyubi ordusunda yer alan Kafkas ve Kıpçak Türkleri’nden oluşan askerleri ifade ettiğini söyledi. Batı Göktürk topluluklarından Kimekler’in bir kolu olan Kıpçaklar’ın 10. yüzyılda Tuna Nehri’nden Hazar Denizi’ne kadar olan alanda (bu bölgeye Kafkaslar’da dahil) Türk soylarını bünyelerine katarak büyük bir devlet kurduklarını hatırlatan Kölemen, “1239 yılında Moğol saldırılarıyla Kıpçak devletinin dağılmasından sonra halkın bir kısmı Bulgar Türkleri ile karışmış, bir kısmı ise Romen devletinin kurulmasında etkili olmuştur. Netice olarak Kölemenler öz be öz Türk’tür” diye konuştu.
Kölemen, Kıpçaklar’ın Müslüman olmasıyla ilgili olarak ise, “Eyyübi hükümdarlarından Salih, iç çalkantıları sona erdirmek amacıyla Kafkasya ve Kıpçak bozkırlarından getirilen gençlerden bir ordu kurmuştur. ‘Memluk’ adı verilen bu askerlerden yetenekli olanlar, yüksek idari ve askeri görevlere gelebiliyorlardı. Nitekim bu usul, Eyyubiler’in son döneminde Memlük beylerinin devlet yönetimini ve orduyu ele geçirmelerini sağlamıştır. Bu beylerden Aybey, Eyyubi hükümdarları Turanşah’ı bertaraf ederek 1250 yılında Memlük devletini kurdu” şeklinde konuştu.
Tarihin her döneminde bayrak ellerinde
Dernek Başkanı Şahin Kölemen, Memlük Sultanı Kutuz’un o dönemin en büyük devletlerinden olan Moğollar’ı Ayn Calud Savaşı’nda yenilgiye uğrattığını ve istilacı Moğollar’ı o dönemde durdurabilen tek gücün Kutuz yönetimindeki Memlük ordusu olduğunu da anlattı. Kölemen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kutuz’dan sonra başa geçen Baybars döneminde, Moğol istilasından kaçarak Mısır’a sığınan Abbasi halifesi himaye altına alındı. Bu, Kölemenler’i İslam dünyasında ön plana çıkardı. Kölemen?Osmanlı münasebetleri ise 1. Murat Han döneminde başladı. İlk zamanlar dostça olan ilişkiler, daha sonra rekabete dönüştü.
Osmanlı devletinin Dulkadiroğulları Beyliği’ni ortadan kaldırmasıyla iki devlet komşu olurken, hicaz su yollarının inşaatı meselesi, Cem Sultan’ın Memlükler tarafından desteklenmesi, Hindistan’dan 2. Beyazıd’a gönderilen hediyelere Memlükler’ce el konulması gibi sorunlar iki devlet arasında savaşlara neden oldu. Yavuz Sultan Selim Han döneminde bir Osmanlı Birliği’nin Suriye’den geçmesine izin verilmemesi üzerine, 1516’da Mercidabık Savaşı meydana gelmiştir. Yavuz Sultan Selim’e yenilen Kansu Gavri ölmüştür. Suriye ve Filistin’i alan Yavuz Sultan Selim Han, Mısır üzerine yürüyerek Ridaniye Savaşı’nda Memlük Sultan’ı Tomanbay’ı yenmiş ve 1517 yılında Memlük devletine son vermiştir. Ancak bu bir son, bitiş değil, yeni bir başlangıç olmuştur. Kölemenler, Osmanlı ordusunda ve devletin önemli kademelerinde Türk?İslam bayrağını gururla taşımıştır.”
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)