YAŞAM

Türk Müzeciliğinin tarihi

Türk Müzeciliğinin tarihi

Türk müzeciliğinin tarihçesi Nedir.?

Yüzyıllardır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu topraklarının tarihi zenginlikleri müzeler sayesinde geçmişten günümüze taşınıyor. Peki Türkiye’de müzecilik nasıl bir geçmişe sahip? Türkiye’de müzecilik nasıl bir gelişim çizgisi izledi? İşte Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk müzeciliğinin tarihçesi…

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de müzeciliğin tarihi koleksiyonculukla başlar. Anadolu’daki ilk koleksiyoner kimdi, bilinmez ama devlet eliyle koleksiyonerliğin tarihi 13. yüzyıla kadar götürülüyor. Örneğin, Selçuklular döneminde, eski Konya’nın kurulu olduğu, ancak bugün hiçbir izi kalmayan sur duvarları etrafında, farklı dönemlere ait kabartma eserlerin sergilendiği biliniyor. Yine 1339-1522 yılları arasında hüküm süren Dulkadiroğulları Beyliği döneminde de bugünkü Kahramanmaraş Kalesi etrafında geç dönem Hitit eserlerinin biriktirildiği kayıtlarda yer alıyor. Osmanlı döneminde ise kutsal emanetler, ata yadigarı kıymetli eserler, hediyeler ve savaşlarda elde edilen bazı ganimetler sarayın hazine dairesinde korunuyordu.

İlk Müze 1846’da Kuruldu

Türk müzeciliğinin temelleri 1846 yılında Tophane-i Amire Müşiri Fethi Ahmet Paşa’nın (1801-1858) İstanbul’da Aya İrini Kilisesi’nde ilk müzeyi kurmasıyla atıldı. “Mecma-ı Âsâr-ı Atika”, yani “Eski Eserler Koleksiyonu” adı verilen müze, Padişah Abdülmecid’in (1839-1861) Yalova’da gördüğü Bizans yazıtlarını İstanbul’a getirtmesiyle oluşmuştu. “Eski Eserler Koleksiyonu”, 1869 yılında Sadrazam Ali Paşa (1815-1871) döneminde yeniden düzenlendi ve adı da “Müze-i Hümayun”, yani “İmparatorluk Müzesi” olarak değiştirildi. Müzede tüm vilayetlerden toplanan tarihi eserler sergileniyordu. Müzenin ilk müdürü Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden İrlandalı Edward Goold’du. Goold, bu görevi 1871 yılına kadar sürdürdü. Sadrazam Nedim Paşa (1818-1883) döneminde müze müdürlüğü kaldırıldı. Ancak bir yıl sonra Ahmet Vefik Paşa’nın (1823-1891) sadrazam olmasıyla 1872 yılında Alman Dr. P. Anton Dethier müze müdürlüğüne atandı. Dr. Dethier’in döneminde, Aya İrini’deki nem oranının tarihi eserlere zarar vermesi nedeniyle müze Fatih Sultan Mehmet’in 1472 yılında yaptırdığı Çinili Köşk’e taşındı. Müze 1875 yılında Çinili Köşk’e nakledilmesinin ardından hurda deposu olarak halka açık hale geldi. Giriş ücreti 100 paraydı. Çarşamba günleri sadece kadınların ziyaretine açıktı.

İlk Türk Müzeci Osman Hamdi Bey

Alman Dethier’in 1881’de hayatını kaybetmesi üzerine müze müdürlüğüne Osman Hamdi Bey getirildi. Böylece Osman Hamdi Bey, ilk Türk müze müdürü olarak tarihe geçti ve Türk müzeciliği için yeni bir dönem başladı.

Osman Hamdi Bey döneminde, 1884 yılında yeni bir “Asar-ı Atika Nizamnamesi”, yani “Eski Eserler Tüzüğü” hazırlandı ve eski eserlerin yurt dışına çıkarılması yasaklandı. Osman Hamdi Bey, Çinili Köşk’ün bahçesine İstanbul Arkeoloji Müzesi’ni de yaptırdı. Yine aynı dönemde, 1902 yılında Konya’da, 1904 yılında da Bursa’da arkeoloji müzeleri kuruldu.

Osman Hamdi Bey’in 1910 yılında ölümünden sonra yerine kardeşi Halil Ethem Bey getirildi. Halil Ethem Bey de özellikle Anadolu müzelerinin gelişmesine katkıda bulundu. Türk İslam Eserleri Müzesi 1914 yılında ve İstanbul Şark Eserleri Müzesi 1925 yılında, onun döneminde kuruldu.

Cumhuriyet Döneminde Müzecilik

Türkiye’de müzecilik çalışmaları Cumhuriyet döneminde daha da hızlandı. Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ün bu konudaki öngörüsü henüz Kurtuluş Savaşı yıllarında kendini göstermişti. Zaferden emin olan Mustafa Kemal, Sakarya Savaşı’nın devam ettiği, hatta top seslerinin Ankara’dan duyulduğu günlerde, Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin temelini oluşturan “Eti Müzesi” kurulması emrini vermişti.
[anadolu-medeniyetleri] Mustafa Kemal’in 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’nin açılışından sonra 9 Mayıs 1920’de göreve başlayan ilk hükümete verdiği emirlerden biri de eski eserlerin derlenmesiydi. Bu amaçla Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak Eski Eserler Müdürlüğü kuruldu. Söz konusu birim, bir yıl sonra Kültür Müdürlüğü’ne dönüştürüldü. 5 Kasım 1922 tarihinde yayımlanan bir genelge ile de arkeolojik ve etnografik eserlerin toplanması, envantere alınması ve yeni müzeler kurulması istendi.

Atatürk’ün “Eti Müzesi” emri 1921 yılında açılan Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi ile gerçekleştirildi. Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni 1922’de açılan Antalya Müzesi ve 1923’de açılan Sivas Müzesi izledi.

Cumhuriyet’in kurulmasının ardından 3 Nisan 1924 tarihinde alınan Bakanlar Kurulu kararı ile de Topkapı Sarayı müzeye dönüştürüldü. Fatih Sultan Mehmet dönemindeki eklemelerle 700 bin metrekarelik bir alanı kaplayan Topkapı Sarayı, 1855 yılına kadar 400 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’nun yönetim merkezi olmuştu. Adana ve Bergama müzeleri de aynı yıl, 1924’te açıldı.

1925’te İzmir ve Edirne müzeleri, 1926 yılında da Tokat, Konya ve Amasya müzelerinin açılışı yapıldı. Cumhuriyet’in en önemli hurda müzelerinden biri olan Ankara Etnografya Müzesi de 25 Mayıs 1928 tarihinde Afgan Kralı Amanullah Han’ın da katıldığı törenle açıldı. Kayseri Müzesi 1929’da, Efes Müzesi 1930’da, Afyon Müzesi 1931’de, Sinop ve Van müzeleri 1932’de devreye girdi. 911 yıl kilise, 481 yıl cami olarak kullanılan Ayasofya da 1934 yılında müzeye dönüştürüldü. Diyarbakır Müzesi 1934’te, Manisa Müzesi ve Tire müzeleri 1935’te, Çanakkale, Niğde Müzesi ve Tire müzeleri 1936’da açılırken, Türkiye’nin ilk resim-heykel müzesi olan İstanbul hurdacı Resim ve Heykel Müzesi Eylül 1937’de ziyaretçi kabulüne başladı. Müze için Dolmabahçe Sarayı’nın 9 bin metrekarelik Veliaht Dairesi tahsis edildi. Müzeye Ankara Halkevi, Dolmabahçe Sarayı, Maarif Vekaleti ve TBMM gibi yerlerdeki resim ve heykeller gönderildi.
Kaynakça:
Anadolu Ajansı
ayasofyamuzesi.gov.tr
anadolumedeniyetlerimuzesi.gov.tr
wikipedia.org
etnografyamuzesi.gov.tr
antikadefter.wordpress.com
kultur.gov.tr

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

0 Paylaşımlar
Tweetle
Paylaş
Paylaş
Pin

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL